24 Nisan 2016 Pazar

ASSURE Modeli

  Yeni bilgilere ulaşılması ile birlikte, eğitim ve öğretim alanında kullanılan yöntemlerde de değişimler yaşanmıştır. Bir eğitim ve öğretim modeli olan “Assure Modeli”  düzenlenen öğretim programlarının daha etkili, daha verimli ve daha çekici olma endişesi taşıyan çalışmalar sırasında ortaya çıkmıştır. 

  İngilizce bir kelime olan Assure, sözlük anlamı olan güven vermek, garanti etmek, sağlamlaştırmak gibi anlamlar taşımaktadır. Bu anlamlar, öğretim tasarım modeline  verilebilecek gerçekten anlamlı eylemler olsa da; Assure modeli, modeli oluşturan altı aşamanın baş harflerinin birleştirilmesi ile isimlendirilmiştir. Birleşimin böylesine güzel bir sözcük oluşturması, Assure modelinin yapısına, amacına ve onun ortaya çıkmasını sağlayan endişeyi göstermesi bakımından isminin yanında,  çok anlamlı bir simge oluşturmuştur. Assure modeli ile tasarlanan öğretim programının güvenilirliği, sağlamlığı modelin içeriğinden anlaşılacağı gibi, ismi ile de yansıtılmaktadır.   



  Assure modeli, öğrencilerimizin karakteristik özelliklerine ve ulaşılmak istenen öğretim hedefleri doğrultusunda uygun yöntemler, medya ve materyaller seçerek hazırlanan öğretim tasarımı modelidir. Assure modeli ile tasarlanan öğretim programlarının sonunda en uygun yöntemleri, medyayı ve materyalleri kullanılabilir ve öğrenenlerin yüksek öğrenme performansı göstermeleri sağlanabilir. Yapılan analizler ve değerlendirmelerin en büyük amacı, imkanlar dahilinde öğrenenlerin öğrenmek istedikleri gibi öğrenmesini sağlayarak, öğrenenlerin öğretim programının hedef ve amaçlarına ulaşmalarını sağlamaktır.

ASSURE MODELİ

  Etkili ve verimli bir şekilde materyal ve teknoloji kullanılmak isteniyorsa, sistemli bir planlama yapılmalıdır. Assure modeli böylesine bir plan yapmak için en uygun yöntemdir.

  Assure modeli ile öğrencilerimizin karakteristik özellikleri ve ulaşılmak istenen öğretim hedefleri değerlendirilerek öğretim programını hazırlanabilir. Bu değerlendirmeler sonucunda en uygun materyali kullanılabilir ve öğrenenlerden en verimli geri bildirimler alınabilir.

  Öğrenenler, öğretim esnasında araç-gereç ve materyalleri çok sık kullandıkları için, çok dikkatli bir seçilmesi gerekir. Öğretim programı esnasında kullanılacak olan araç-gereç ve materyaller hangi amaçlarla kullanılacak sorusu çok iyi yanıtlanmalıdır. Assure modeli, öğrenenlerin öğrenme etkinliklerine katılmalarına büyük önem vermektedir.

  Öğretim programının tamamlanmasından sonra, öğrenenlerin öğretim hedeflerine ne kadar ulaşabildikleri ölçülmeli ve gözlemlenmelidir. Ayrıca öğretim süreci ve bu süreçteki aşamaların da değerlendirilmesi gerekir. Yapılacak olan değerlendirmeler;

  Kullanılan materyaller amacına uygun mu?
Çalışmalara öğrenenler tarafından aktif katılım sağlandı mı? v.b. sorularına verilecek geçerli yanıtlar ile bir sonraki aşamaya geçilecektir.  

  Öğrenme ve öğretme süreci belirtilen aşamalarda sağlanacak ilerlemeler olarak düşünülebilir. Gagne(1985) bu bölümleri, öğretim olayları olarak tanımlamıştır. Gagne’nin araştırmaları öğretim programının etkili ve verimli tasarlanabilmesi için; 

•Öğrencilerin ilgileri, yetenekleri,
•Bu özelliklere göre yeni materyaller sunulması, 
•Öğrenenlerin pratik çalışmaları esnasında yapacakları geri beslemeler, 
•Öğrenilen bilgi, davranış ve tutumların ölçülmesi ve 
•Öğrenenlerin programa aktif katılmalarını sağlayan etkinliklerdir.

1- Öğrenenlerin Analizi

Planlamada ilk adım, öğrenenlerin tanımlanmasıdır. Öğrenenler; öğrenci, stajyer, belli bir konuda yetiştirilecek kursiyer olarak, hafta sonu kurslarına, sivil kulüplere veya gençlik gruplarına katılmış olabilir. En uygun seviyede hedefler belirleyebilmek için, öğrenenleri tanımak gerekir. Öğrenenler;

a)Genel Karakteristik

•Yaş
•İş
•Kültürel 
•Sosyoekonomik etkenler v.b.

b)Giriş Yeterlilikleri

•Öğrenenlerin başlangıç esnasındaki bilgi seviyeleri
•Ön gereksinim yetenekleri
•Düşünme, davranış yöntemi v.b.

c)Öğrenme Biçimleri

•Algılanabilir tercihler ve dayanıklılık
•Bilgi işleme alışkanlıkları
•Motivasyonu etkileyen faktörler
•Psikolojik faktörler

2- Hedeflerin Belirlenmesi

  İkinci adım net olarak hedefleri belirlemeye çalışmaktır. Hedefler ders müfredat programına, konu ile ilgili ders kitapları içerisinde belirtilen hedefler, öğretim görevlisi tarafından uygun bir şekilde düzenlenir. Hedefler içerisinde, öğrencilerin öğretim programının sonunda kazanacağı bilgiler, kazanacağı performans yetenekleri ve bu yetenekleri hangi koşullar altında kazanabilecekleri belirtilmelidir. Öğrenenlere kazandırılmak istenen davranışlar ölçülebilir ve gözlenebilir olmalıdır. Öğretim programının getirileri, ABCD formatında belirtilmelidir.

A-Audience(Öğretim programına Katılanlar)
B-Behaviour(Davranışlar ölçülebilir ve gözlenebilir olmalıdır)
C-Conditions(Kazanılan yetenekler hangi Şartlarda tanımlanabilecek)
D-Degree(Kazanılan yeteneğin Derecesi: zaman sınırlaması, doğruluk oranı v.b.)

Örnek: 

Bu öğretim programının sonunda;
•Öğrenenler, Assure modelini tanımlayabilecek,
•Assure modelinin altı aşamasını sayabilecek,
•Aşamaların içeriklerini %80 doğruluk oranı ile belirtebilecek,
•Assure modeli ile 2 hafta içerisinde öğretim programı tasarlayabileceklerdir.

3- Yöntem, Medya ve Materyallerin Seçilmesi

  Öğrenenlerin analizi tamamlandıktan ve hedeflerin belirlenmesi ile öğretim programının başlangıç noktası(katılımcıların ön bilgileri, yetenekleri, davranışları v.b.), ve bitiş noktası(öğretim programı sonunda ulaşılacak hedefler) belirlenmiştir. Şimdiki aşama, başlangıç ve bitiş noktaları arasındaki köprüyü kuracak yöntem, medya ve materyallerin seçilmesidir. Bu yöntem için 3 seçenek vardır.

•Hazır olarak bulunan materyalleri kullanmak,
•Hazır olan materyallerin geliştirilmesi,
•Yeni materyaller tasarlanması.

4- Medya ve Materyallerin Kullanılması

  Materyal seçiminden sonra, medyamızı ve materyallerimizi öğretim programının hedeflerine ulaşmasını sağlayacak, alıştırma ve uygulamaların nasıl uygulanacağını belirten bir yöntem seçilmelidir. Öncelikle kolay ve somut uygulamalar ile (Dale’in yaşam konisinde belirtildiği gibi) konuya ön yaklaşımlarda bulunulur. Daha sonra konu işlenmeye başlanır. Konu işlenişi sırasında öğrencilerin aktif katılımlarını sağlayan etkinlikler düzenlenmelidir. 

  Eşkenar üçgenin tanıtılması ile ilgili konunun işleniş aşamaları aşağıdaki gibi düzenlenebilir. İşleniş sırasında tanımlar sözlü anlatım yöntemi ile, konu hakkında yapılacak örnekler bir projektör yardımı ile Powerpoint dosyası olarak ta sunulabilir. 3. adım olan ön bilgilerin hatırlanması aşaması sırasında soru-cevap tekniği de öğrencilerin aktif olarak derse katılmasını sağlayacak ve güdülenme motivasyonlarını arttıracaktır. Anlatım sırasında örneklerin tekrar çizilebilmesi ve çizilen üçgenlerin öğrenciler tarafından gerçek zamanlı takip edilebilmesi için, bir pergel ve cetvel yardımı ile tebeşir ve kara tahta araç-gereçleri de kullanılabilir.

Örnek Olay: Eşkenar üçgenin tanıtılması(Gagne’nin 9 öğretim olayı ile düzenlenmiştir.)

1. Adım: Dikkat Çekme
Öğrencilere bilgisayar ile çizilmiş çeşitli üçgen örnekleri gösterilir
2. Adım: Hedefi belirtme
“Eşkenar üçgen nedir?” sorusu sorulur
3. Adım: Ön bilginin hatırlanması
Üçgenin tanımı tekrar ettirilir
4. Adım: İçeriğin sunulması
Eşkenar üçgenin tanımı yapılır
5. Adım: Öğrenmeyi yönlendirme
Eşkenar üçgenin nasıl oluştuğu gösterilir
6. Adım: Alıştırma etkinliklerinin yapılması
Öğrencilerden 5 farklı örnek hazırlamaları istenir
7. Adım: Dönüt sağlama
Bütün örnekler kontrol edilir
8. Adım: Performans değerlendirme
Örnekler notlandırılır
9. Adım: İlişkilendirme 
Öğrencilere karışık şekiller gösterilip, eşkenar üçgen olanları ayırt etmeleri istenir.

5- Öğrenenlerin katılımı

  Öğretimin verimli olabilmesi için öğrenenlerin programa aktif olarak katılmaları gerekir. Bunun için öğretenler tarafından bir dizi öğrenme etkinlikleri yürütülür. Düzenlenen etkinlikler, öğrenenlerin pratik yapmalarını sağlanmalı, bilgi ve yeteneklerini geliştirmeli ve geri bildirim vermelidir. 

  İnsanlar uygulama yaparak öğrendikleri bilgilerin %90’ı akılda kalıcı olmaktadır ve bu şekilde öğrenilen bilgiler en uzun süre hafızada kalırlar. Bu sebeple öğrenenlerin derse aktif şekilde katılmalarını sağlamak amacı ile öğrenme etkinlikleri düzenlenmelidir. Bu etkinlikler aşağıdaki öğretim yöntemleri olabilir.

•Tartışma yöntemi
•Buluş yöntemi
•Soru-cevap yöntemi
•Araştırma projeleri
•Bilgisayar destekli öğretim(internet, uygulama programları, web tabanlı dersler)v.b.   

  Örneğimizde öğrenenlerin derse aktif katılmalarına sağlayan aşamalar 2,3,6 ve 9. numaralı aşamalardır.

2. Adım: Hedefi belirtme
“Eşkenar üçgen nedir?” sorusu sorulur 
3. Adım: Ön bilginin hatırlanması
Üçgenin tanımı tekrar ettirilir
6. Adım: Alıştırma etkinliklerinin yapılması
Öğrencilerden 5 farklı örnek hazırlamaları istenir
9. Adım: İlişkilendirme 
Öğrencilere karışık şekiller gösterilip, eşkenar üçgen olanları ayırt etmeleri istenir.

  Bu aşamalarda öğrenenler eşkenar üçgen nedir sorusunu ön bilgileri ile yanıtlamaya çalışır, yeni örnekler hazırlar ve bir dizi karışık şekiller arasından eşkenar üçgenleri belirlemeye çalışır ve bu süreç içerisinde öğretim programına aktif olarak katılır.

6- Değerlendirme ve Güncelleme

  Öğretim programının sonucunda, düzenlenen öğretimin programının etkileri, verimliliği ve programa katılan öğrencilerin öğrendikleri bilgilerin değerlendirilmesi gerekir. Genel bir değerlendirme yapmak için, tüm öğretim sürecinin incelenmesi gereklidir. Değerlendirme aşaması, aşağıdaki sorulara verilen yanıtlar ile yapılabilir. 

  Öğrenenler, öğretim programının hedeflerine ulaştı mı?
Seçilen medya ve materyaller, hedeflere ulaşılmasında öğrenenlere yardımcı oldu mu?
Tüm öğrenenler materyalleri amacına uygun bir biçimde kullanabildi mi?

  Nerede olursak olalım, ulaşmak istediğimiz hedefler ile ulaştığımız gerçekler arasında bazı  farklılıklar olacaktır. Bu farklılıkları düzeltmek için, öğretim programını tekrar gözden geçirmeli, gerekli kısımları tekrar düzenleyerek öğretim programını hedeflerimize ulaşma doğrultusunda yeniden güncellemeliyiz.

AMERİKA’DA UYGULANAN ÖRNEK BİR ASSURE MODEL UYGULAMASI

  Birleşik Devletlerde ilköğretim 5. sınıfta okutulan “Toplumsal Çalışma Öğretimi” dersinin Assure modeli ile planlanması incelenecektir. Bu program Catty Wittman tarafından şu anda Amerika Birleşik Devletlerinde uygulanmaktadır. 

1- Öğrenenlerin Analizi 

  Hedef kitle, ilköğretimin 5. sınıfında okuyan 10-11 yaş grubu arasındaki öğrencilerdir. Okul kırsal bir alanda bulunmaktadır. Öğrencilerin çoğu orta sınıf bir ailenin çocuğudur. Sınıfın yarıdan fazlasının bilgisayarı vardır. Öğrenciler, internette gezinti yapmaktan ve bilgisayarda oyun oynamaktan çok zevk almaktadır. Öğrencilerin çoğunluğu dersin hedeflerine ulaşmaktadır. Aralarından bir kaçı “gifted learner” olarak tanımlanan süper öğrenci sınıfına girebilir. Öğrenciler hızlı adımlarla ve eğlenceli etkinliklere katılarak öğrenmeyi tercih ederler. Öğrenciler grup çalışmasından hoşlanıyor ve konunun derinlerine inmekten çok özet bilgiler ile ilgileniyorlar. Derslerin sonunda, Latin Motto tarafından bulunan ve en iyi çözüm seçilen “E Pluribus Unum” yönergesi ile öğrenciler farklı geçmişe sahip birçok insanın, yeni bir devletin vatandaşı oldukları temel fikrini kabul ederler.

2- Hedeflerin Belirlenmesi

Bu öğretim programı sonunda öğrenciler;

•Batı yarım kürede yaşayan insanların karakteristiklerini analiz edebilecek,
•Birleşik devletler, Kanada ve Latin Amerika’da geçmişte yaşamış veya şimdi yaşayan toplulukların özelliklerini tanımlayabilecek,
•Öğrenciler, “Great American Melting Pot” denilen “Büyük Amerika eritme potası” adlı oyunu America Rock CD’ni yükleyerek oynayabilecek,
•Farklı göçmen grupların yollarına devam etmesi için onlara yardım edecek aktivite sayfalarını doldurabilecek,
•Öğrenilen yaşantılar hakkında tartışabileceklerdir.

3- Yöntem, Medya ve Materyallerin Seçilmesi

Yöntem: 

  Öğrenciler farklı öğretim etkinliklerine katılacaklardır. Amerika Rock CD’si içerisindeki oyunu oynamak için iki kişilik grup halinde çalışacaklardır. Aktivite sayfalarını dolduracak ve topladıkları bilgileri analiz edeceklerdir. Öğrenciler son olarak, tüm grupların katılacağı tartışmaya katılacak ve bilgi alış verişinde bulunacaklardır.
Oyun içerisinde, göçmenlerin göç tecrübelerini yaşayacak, ne kadar uzaklardan geldiklerini görecek ve çok büyük özveride bulunduklarını anlayacaklardır.

Medya:

•America Rock CD-ROM

Materyaller:

•“People from many Lands” denilen “birçok ülkeden insanlar” adlı aktivite sayfası
•Kalemler
•America Rock CD-ROM
•Bilgisayar Laboratuarı

4- Medya ve Materyallerin Kullanılması

-Sivri kalemler
-Birçok ülkeden insanlar(People from many Lands) aktivite sayfasını oluşturduğunuz 2 kişilik gruplara dağıtılması
-America Rock CD’sini bilgisayara yüklenmesi
-Büyük Amerikan Eritme Potası oyununun seçilmesi
-Her bir gruba, bilgisayar verilmesi 
-Kalemlerin ve aktivite sayfalarının dağıtılması
-Grupların aşağıdaki konular hakkında düşünmeleri için onları cesaretlendirin;

a-İlerlemeleri gereken yolu takip edin ve gerekli yönlendirmeler sağlayın
b-Birleşik Devletlere hangi farklı yöntemler ile gelinebilir?
c-Göçmenlerin Birleşik devletlere geldiğinde ne bulmayı ümit ediyorlar?   

  Öğrencilerin oyun sırasında yardım almalarını sağlayacak göç tarihi hakkındaki açıklamayı oyunun yardım menüsüne yükleyin.

5- Öğrenenlerin katılımı

  İlk aşamada iki öğrenciden oluşan grup, bilgisayar oyunundan herhangi bir insan seçecek ve seçilen bu insan Amerika’ya nasıl geldiğini açıklayacaktır. İkinci aşamada öğrenciler seçtikleri insanın anlattığı göç hikayesini diğer öğrencilere anlatır. Üçüncü aşamada farklı göçmen grupların yollarına devam etmesi için onlara yardım edecek aktivite sayfalarını dolduracaklardır. Son aşama, oyunu bitirdikten sonra başlayacaklardır. Öğrenciler, Amerika’ya gelen farklı göçmen grupları hakkında America Rock CD’sinden topladıkları bilgileri tartışacaklar ve seçtikleri örnekleri değerlendireceklerdir. Bu ders öğrencileri, Amerika’nın farklı kültürler olduğu gerçeğini öğrenmelerini sağlar.

6- Değerlendirme ve Güncelleme

  Öğrencilerin başarılarının değerlendirilmesi öğretmenin; oyun oynama ve tartışma esnasında öğrencinin performansına göre(%60) belirlenir. Doldurulmuş aktivite sayfasındaki notlar da(%40)  değerlendirmeye alınır. 

 ASSURE MODELİN AVANTAJLARI VE DEZAVANTAJLARI

  Hazırlanacak öğretim programının başarılı olabilmesi, o öğretim programının ne kadar iyi planlandığına bağlıdır. Assure model bu planı oluşturabilmek için kullanılan en etkili yöntemlerden biridir. Aşamaları dikkatlice incelendiğinde, öğretimin en önemli bileşenlerinin etkili ve verimli bir biçimde kullanmayı hedeflediği görülür. Bu aşamalar üzerinde yapılacak çalışmalar ile yapılan plan; hem öğrenciler üzerinde, hem de programı yürüten öğretim elemanına çok büyük avantajlar sağlayacaktır. Bu avantajlardan bazıları;

  Öğretim programı önceden programlandığı için öğrenciler ne öğreneceğini, öğretmenler ne anlatacağını bilirler ve görevlerini et verimli şekilde yaparlar.
  En uygun ve verimli olacak öğretim yöntemi, medya ve materyalinin seçilmesi sağlanır.
  Öğretim programına başlamadan önce hedefler belirlenir, öğrencilerin belirlenen hedeflere ulaşmaları için, bu hedefler doğrultusunda uygun yöntem medya ve materyaller kullanılır.
Aktivite akışını devam ettirmek ve öğretim süreci başlamadan önce materyallerin, çevrenin ve öğrencilerin hazırlanması için harcanan geçiş zamanı en aza indirilir.
  Assure model ile öğretim yöntemleri, medya ve materyaller daha etkili ve daha verimli olarak kullanılabilir.
Eğitim sürecinin Assure modeli ile planlanması gerçek öğrenme zamanını arttıracaktır.
  Assure modeli ile; öğrenci katılımının planlanması, öğrencilerin aktif olarak derslere katılmalarını sağlayacak ve böylece mükemmel öğrenme gerçekleşecektir.
  Assure modeli ile; öğrencilerin başarısını ve öğretim için kullandığımız yöntem, medya ve materyallerin değerlendirme sürecini planlarız ve öğretmenlerin öğrencileri, öğrencilerin öğretmenleri değerlendirmesi ile kullandığımız yöntem, medya ve materyallerin uygunluğunu kendimizi yansıtarak değerlendirmiş oluruz. Bu değerlendirme sonucunda gereken aşamaları yeniden planlayarak güncelleriz.

  Assure modelin çalışkan öğretmenler için bir dezavantajı yoktur. İlla ki bir dezavantaj yazılması gerekiyorsa;

  Öğrettiğiniz her farklı konu için Assure modelin tüm aşamalarını tekrar planlama yapmanız gerekmektedir. Bu süreç ise zaman kaybına sebep olacaktır. Aynı öğretim programını bir başka öğrenci grubuna anlatmak için de Assure modelin tüm aşamalarını yeniden planlamak gerekmektedir. Dolayısı ile yeniden bir zaman kaybı yaşanacaktır, ancak hazırlayacağımız bu yeni planın, öğretme-öğrenme süreci açısından değeri daha büyük olacaktır. 

 SONUÇ

  Belirtildiği gibi Assure modelin tek dezavantajı planlama aşamasında harcanan zamandır. Evet gerçekten avantajın olduğu her yerde bir dezavantaj vardır. Önemli olan avantajların ne kadar yararlı, dezavantajların ise ne kadar zararsız olduğudur.             Öğretmenlerin görevi, görev isimlerinden de belli olduğu gibi öğretmektir. Etkili ve verimli bir şekilde öğretmek için, yeni yöntemler aramaktır. Assure model de bu amaçla aranıp, bulunanlar arasından en etkili ve verimli olanlardan bir tanesidir. Dezavantaj olarak yazılan maddenin, uzun zaman sonrasında geri dönüp, yetiştirdiğiniz ve bilgi ile donattığınız öğrencilere baktığınızda sadece yazılmak için yazıldığı görmüş olacaksınız. Böylesine önemli avantajları bulunan ve dezavantajı mantıklı düşünüldüğünde olmayan     Assure modeli, öğretim kalitesini arttıran ve yeteneklerin en verimli şekilde kullanılmasını sağlayan öğretim modelidir. Bu yüzden öğretim kurumlarında yürütülen derslerin Assure model ile planlanıp, öğretim alanındaki verimliliği yükseltmeliyiz.

KAYNAKÇA

1. Heinich, R., Molenda, M, Russell, J. & Smaldino, S.  (1999).   Instructional Media and 
    Technologies for Learning, 6th Ed.
  
2. http://www.math.metu.edu.tr/~eylem/Assure.htm ODTÜ web sitesi        
3. Cathy Wittman, personal.ecu.edu/clw1029/assurelesson.html web sitesi

4. Gagné, Robert M. 1985. The conditions of learning. 4th ed. New York: Holt, Rinehart &  Winston  
     
5. http://pdc.cvc.edu/rs/files/IDAssure.doc web sitesi

6. Aziz H.(2003) A publication of the Office of Information Technology at Valencia
    Community College http://valencia.cc.fl.us/oit/articles/articles_detail.cfm?ID=45 web sitesi

15 Nisan 2016 Cuma

Bloom Taksonomisi

Bloom Taksonomisi Nedir ?

  Bloom öncelikle her öğrencinin algı yapısının farklı olduğunu bilerek okul, kurs gibi toplu eğitim verilen yerlerde bu farklılığın etkilerini en aza düşürmek ve bunu çocuk,aile,toplum için faydalı hale getirmek üzere çalışmalara başlamıştır. Bloom modelini oluşturan temel şey; öğrenciye etki eden kişisel algılama farklılıklarını kontrol altında tutarak öğretimin niteliğinin kontrol edilebilmesidir. Bu model ek çaba ve zaman ile her öğrencinin verilmek istenilen bilgiye ulaşmasının mümkün olduğunu göstermektedir. Bunun içinde 3 temel değişken vardır;öğrenci nitelikleri,öğretim hizmetinin niteliği,öğrenme ürünleri.


  Öğrenmenin birçok tanımı vardır ancak temel anlamıyla öğrenmek; deneyimler,eğitim ve öğretim sonucu davranışta meydana gelen kalıcı değişiklik olarak tanımlanabilir. Her insanın algı biçimi,öğrenme stili kendi içerisinde farklılık gösterir. Kimimiz okuyarak öğrenirken kimimiz deneyimleyerek çözerek öğreniriz. Aynı zamanda zeki bir insanla,normal bir insanın da öğrenme şeklinin farklı olduğu görülür. Yaşla da farklılık gösteren öğrenme şekilleri her bireyin algı düzeyinin ve şeklinin farklı olduğunu göstermeye yetiyor.

1.Bilişsel Taksonomi

Bu taksonomi çeşidi bilgi ve zihinsel becerilerin gelişimini içerir. Bloom’a göre öğrencilerin düşünme seviyeleri en basitten en karışığa doğru altı seviyeden oluşmaktadır.

Bilgi : Önceden edinilen bilginin hatırlanması ve tanımlanması yani geri çağırınım olarak adlandırılabilir.

Kavrama : Yorumlama,başka sözcüklerle tanımlama,diğer biçimdeki malzeme ve materyallere dönüştürme ,problem yorumu olarak özetlenebilir.

Uygulama : Önceden edinilen bir bilgiyi yeni koşullarda kullanabilmek olarak özetlenebilir.Matematik problemlerini bu kategoride ele alabiliriz.

Analiz : Elde olan verilerden mantıklı çıkarımlar yaparak çözmek,sonuç odaklı inceleme işlemi yapmak olarak özetlenebilir.

Sentez : Parçaları birleştirerek bütüne ulaşmak olarak adlandırılabilir.

Değerlendirme : Sorgulama diyebiliriz kısaca,bir bilgiyi doğru kriterleri seçerek sorgulamak.

2.Duygusal Taksonomi

Bu alanı değerlendirirken hislerin,tavırların,motivasyon ve heyecan gibi duygusal halleri içerdiğini bilmeliyiz.

Bu alanın sınıflandırılması da şu şekilde oluyor; alma olgusu,olguya cevapvermek, değerlendirmek, organizasyon ve karakterize etmek.

Alma Olgusu : Seçicilikte dikkat, farkındalık.

Olguya cevap vermek : Edinilen bilgiye dair sorulara yanıt vermek,cevaplamada itaat.

Değerlendirmek : Sosyal çevrede varlığını planlarıyla gösterir, sonuca ulaşmak için plan yapar,başlatır,sürdürür,takip eder.

Organizasyon : Değerleri karşılaştırma,değerlendirme ve sentez yapmak.

Karakterize etmek : Grup çalışmalarında başarılı,bağımsız çalışmada güven duyan tavırda,davranışlarını kontrol eder.

3. Psikomotor Alan

Algı : Kısaca bir adım sonrasını tahmin etme olarak adlandırabiliriz ya da adım-sonuç ilişkisini kurabilmek.

Yerleştirmek : Üretme sürecinin adımlarını sırasıyla belirler, hareket etmeye hazırlık denebilir.

Güdümlü yanıt : Pratik yapmak, deneyimlemek olarak özetlenebilir.

Mekanizma : Yeni öğrenilecek olan bilgiyi ve beceriyi kavramada ara safha olarak adlandırılır.

Karmaşık açık cevap : Edinmiş olduğu bilgilerle yeni bilgileri harmanlayarak otomatik performansla direk hareket etmek.

İcat etme : Edinmiş olduğu verilerle yeni verilere ulaşmak.




Yenilenmiş Bloom Taksonomisi

  Bilindiği gibi eğilim programının öğeleri hedefler, içerik, öğrenme-öğretme süreçleri ve ölçme- değerlendirmedir. Bu öğeler arasında dinamik  ilişkiler bulunmakta ve bir öğedeki değişiklik diğer öğeleri de etkilemektedir. Hedefler, diğer öğelere başlangıç noktası olma özelliği taşıdığından ayrı bir öneme sahiptir. Hedeflerin doğru belirlenmesi, belirlendiği şekilde öğrencilere kazandırılmaya çalışılması, ölçmelere yol göstermesi ve değerlendirmede ölçütler takımı olarak kullanılması tutarlı bir eğitim programının elde edilmesi için bir zorunluluktur.
  Hedeflerin belirlenmesinde kolaylaştırıcı ve yol gösterici olması bakımından 1950-60’lı yıllarda ortaya çıkarılan taksonomiler bütün dünyada ilgi görmüş ve çeşitli eleştirilere rağmen vazgeçilemez bir araç haline gelmiştir. Özellikle Bloom ve arkadaşları tarafından hazırlanan Bilişsel Alan Taksonomisi (1956), 48 yıl önce yayımlandığından bu yana dünyada 22 dile çevrilmiştir. Shane (1981), 20. yüzyılda program geliştirmeyi etkileyen önemli yazılan taradığında, bu kitabın ilk 10 içinde yer aldığını ortaya koymuştur.
Ülkemizde de program geliştirme çabalarının önemli yol göstericilerinden olan Bilişsel Alan Taksonomisi,dilimize çevrilmiş ve çeşitli örnek uygulamalarla önce bilimsel yayınlarda geniş ölçüde yer almış (Özçelik, 1989; Erlürk, 1995; Demirel, 1995; Sönmez, 1995; Bademci, 1998; Tan, 1999; Sencmoğlu, 1997; Yılmaz ve Sünbül, 2000; Glirol,2004; Erginer, 2004) sonra da Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanan öğretim programlarına altyapı oluşturmuştur.
Değişik sebeplerle eleştirilen bu taksonomi 2001 yılında yenilenmiş ve köklü değişikliklere uğramıştır. Bu makalenin amacı da öncelikle Yenilenmiş Bloom Taksonomisini tanıtmak, örnek çalışmalarla nasıl kullanılabileceğinin anlaşılmasını sağlamak ve bu değişiklikleri çeşitli boyutlarda tartışmaktır. 



Taksonomi Neden Yenilendi?

  1956 yılında yayımlanan orijinal taksonomi hakkın- daki eleştirilerin bir kısmı bilişsel süreçlerin basitten karmaşığa doğru tek boyutlu bir şekilde sınıflandırılmasıdır (Fursl, 1994, 34). Üst basamaklardaki bir hedefin gerçekleştirilebilmesi için öncelikle alt basamaklardaki hedeflerin gerçekleşmesi gerektiği fikri, katı bir kural olduğu gerekçesiyle eleştirilmiş ve Ormell (1974) çeşitli hedeflerdeki zıt örneklere ve çelişkilere dikkat çekmiştir. Bunun yanı sıra Değerlendirme düzeyinin Sentez düzeyinden daha karmaşık olmadığı hatta Sentezin Değerlendirmeyi kapsadığı yönünde eleştiriler gündeme gelmiştir (Krietzer ve Madaus, 1994, 65).
  Bloom Taksonomisi’nin revizyonu meslektaşları, öğrencisi ve diğer önemli bilim insanları tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu yenilenme için iki sebep öne sürülmektedir: Birincisi, eğitimcilerin orijinal taksonomiye tekrar odaklaşmalarının sağlanmaya çalışılmasıdır. Çünkü bu taksonomi sadece tarihsel bir belge olmaktan ziyade, günümüzde boğuşulan tasarım, uygulama, standartlara dayalı öğrenme ve özgün (authentic) değerlendirme sorunlarıyla ilgili çok sayıda fikir içermekledir. İkinci sebep, 1956’dam bu yana Amerika ve dünyadaki gelişmelerin, gelişim ve öğrenme psikolojisi, öğretim yöntem ve teknikleri, ölçme-değerlendirme ile ilgili çağdaş bilgilerin bu taksonomiyle birleştirilmesi ihtiyacının doğmasıdır.


Bloom Dijital Taksonomisi

Bloom'un bilişsel taksonomisi altı kattan oluşmaktadır. Eğitimde öğrencilerin üst düzey düşünme becerilerini geliştirmek ve teşvik etmek için kullanılmaktadır. Bloom taksonomisi, en basit bilişsel öğrenmeden en derin öğrenmeye doğru altı seviyeden oluşmaktadır. Bloom öğrenme sürecinde her öğrencinin algısının farklı olduğunu savunmuştur. Buna bağlı olarak bireylerin düşünme seviyelerinde de farklılıklar olacağını düşünerek çalışmalar yapmıştır. Bu düşünme seviyeleri bilişsel alana göre sınıflandırarak Bloom Taksonomisini günümüz eğitsel uygulamalarına uyarlamıştır. Bu çalışmaların tamamına "Bloom Dijital Taksonomisi" denilmektedir.





Kaynaklar:

http://blog.enocta.com/2013/04/05/ogrenmede-yeni-boyut-yeni-bloom-taksonomisi/
http://www.bekirhoca.com/ogretmen/uzman/program.asp
http://www.webdersanesi.com/dersler/egitimde-program-gelistirme/hedeflerin-asamali-siniflandirilmasi---bloom-taksonomisi/282
http://eb.ted.org.tr/index.php/EB/article/download/837/189
http://dijiegitim.blogspot.com.tr/p/teori.html
http://www.bilgiustam.com/bloom-taksonomisi-nedir/

Resimler:

http://egitimteknoloji.net/wp-content/uploads/2015/11/bloom-taksonomisi-egitsel-uygulamalar%C4%B1.png
http://images.slideplayer.biz.tr/10/2924072/slides/slide_24.jpg

8 Nisan 2016 Cuma

Kavram Türleri

Kavram Türleri


Soyut ve Somut Kavramlar:

Somut kavramlar ; gözlenebilen (beş duyu organı ile algılanabilen) kavramlardır. (Örn., kuş, masa, kare vb.) ve soyut kavramlar ise ; Benzer özellikleri düşünsel ya da tanımsal nitelik gösteren kavramlardır. 
(Örn. Mutluluk, saygı göstermek vb)

Nesnel ve İlişkisel Kavramlar:

 Nesnel kavramlar insanların kendi çevrelerinde bulunan fiziksel varlık ya da nesneleri sınıflamada kullanılan kavramlardır. (Araba, Pizza vb.). İlişkisel kavramlar ise Nesnel kavramlar arasındaki ilişkileri betimlemek üzere kullanılan ve çoğunlukla sözel bilgilerden oluşan önermelere verilen isimdir (Kuvvet: itme, çekme, ivme, sürtünme).

Üst, Alt ve Bağlantılı Kavramlar: 

  Kavramlar kendi içlerinde aşamalı bir yapıya sahiptir ve aslında bir kavram birçok şeyin ortak adı olabilmekle beraber kendisi de başka kavram/ların parçası olabilir. Kavram yapılanması içinde en tepede olan ve en geniş kapsamlılığı gösteren kavrama üst kavram adı verilir. Üst kavramların küçük bir bölümünü ya da özel parçasını oluşturan bir alt düzey kavramlara da alt kavram adı verilir.

Kendiliğinden ve Kendiliğinden Olmayan Kavramlar:

Kavramları oluşumuna göre iki kategoriye ayıran Piaget (1964) çocukların düşüme özelliklerini doğrudan yansıtan kavramlara kendiliğinde oluşan kavramlar adını vermiştir. Küçük çocukların kediye “miyav”, köpeğe “hav hav ” ismini takmalarını bu kavramlara verdikleri etiketler olarak göstermektedir.
 Çocukların, genellikle yetişkinlerin istediği doğrultuda sergilediği düşünme biçimini gösteren kavramlara da kendiliğinden olmayan kavramlar adı verilmektedir. 

Günlük ve Bilimsel Kavramlar:

Kavramların oluşumunu doğal ve eğitsel bağlamda ele alan Vygostky (1994) kavramları günlük ve bilimsel olarak sınıflamaktadır. Buna göre günlük kavramlar, günlük bağlamda gelişen, çocukların okul dışında yetişkinler ile etkileşimi sonucu oluşan kavramlardır. Bu kavramlar çocuğun kendi kafasında biçimlenir, başkaları tarafından amaçlı biçimde öğretilmez.
 Buna karşın bilimsel kavramlar ise belirli bir bilim dalıyla ilişkili olarak okulda öğretilir.  Bu kavramlar; uygun biçimde tanımlanır, sistematik yönden aşamalı bir yapı içindedir, mantıksal düzenleme içinde sunulur ve sözel olarak kapsamlı biçimde tanımlanabilir.

Kaynak:

http://acikders.hacettepe.edu.tr/dersler/ders_belge/BTO307-212/ogretim_stratejileri_kavram_ogretimi.ppt

2 Nisan 2016 Cumartesi

Kavram Haritası : BÖTE


Kaynak: 
http://gef-bote.gazi.edu.tr/posts/view/title/neden-bote%3F-45846
https://tr.wikipedia.org/wiki/Bilgisayar_ve_%C3%96%C4%9Fretim_Teknolojileri_E%C4%9Fitimi_B%C3%B6l%C3%BCm%C3%BC 

24 Mart 2016 Perşembe

Öğrenme Stilleri

Öğrenme Stilleri

  İnsan organizması yaşamını sürdürebilmek için çevresindeki değişimlere ayak uydurmak zorundadır. Bu uyumu ancak öğrenme yoluyla sağlayabilir. Yeni durumlarla karşılaşmak, bunları tanımlamak, anlamak ve kendisini duruma uygun şekilde değiştirmek gibi aşamalarla organizma çevreye uyum sağlanır. Organizma öğrenme yoluyla çevresindeki uyaranların hangilerinin kendisi için yararlı hangilerinin zararlı olduğunu ayırt edebilmektedir. O halde öğrenme organizmanın çevreye uyumu için en önemli anahtardır.




Öğrenme stilleri kaç çeşittir, özellikleri nelerdir?

1. Görsel Öğrenme:

Görerek ve okuyarak öğrenmeyi tercih eden öğrenciler bu gruba girer. Bu öğrenciler;

• Okuyarak öğrenirler. 
• Renkli grafik ve haritaları pek severler. 
• Oldukça tertipli ve düzenlidirler. 
• Öğretmenlerini gözleriyle takip ederler ve öğretmelerinin kıyafetinin düzenli olmasına önemserler. Aynı özeni ve düzeni kendileri için de gösterirler. 
• Ödevlerini itina ile yaparlar, estetiğe önem verirler. 
• Talimatların düzenli ve sıra dâhilinde verilmesi öğrenmelerini kolaylaştırır. Ancak sözlü talimatları kavramakta zorlanırlar. 
• Kurallara uymaya ve disiplinli olmaya dikkat ederler. Bu nedenle karmaşık ve ne olacağı belli olmayan işlerde huzursuz olurlar. 
• Oldukça planlıdırlar. Geleceğe dair planlar yapmak onlara büyük keyif verir. 
• Zekâlarının fotoğrafik bir yönü olduğu için, gördükleri şeyleri görüntü olarak belleklerine kaydederler ve görüntülü olarak hatırlarlar. 
• Okudukları metinin hatalarını çabuk fark ettikleri gibi en hızlı ve en doğru okuyan grupturlar. 





2. İşitsel Öğrenme: 
İşiterek ve dinleyerek öğrenmeyi tercih eden öğrenciler bu gruba girer. Bu öğrenciler;

• Konuşmayı oldukça severler. Bu nedenle öğretmenleri tarafından sıklıkla uyarılırlar. 
• İşitmediklerini anlamakta zorluk çektikleri için sessiz okumada zorlanırlar. 
• Konsantre olabilmeleri hiçbir sesin olmaması gerekir. Bu nedenle gürültülü ortamlarda bir şey öğrenemezler. 
• Okuma ve yazma becerileri sıkıntılı olsa da konuşma ve dinleme becerileri çok yüksektir. 
• İşiterek ve konuşarak öğrendikleri için yabancı dil öğrenmeye oldukça yeteneklidir. Hatta yaşadıkları yörenin şivesini de çok çabuk öğrenirler. 
• Müzikle araları oldukça iyidir. Şarkı sözlerini sadece dinleyerek öğrenebilirler. 


3. Kinestetik (Dokunsal) Öğrenme: 
Fiziksel temas kurarak ve yaparak-yaşayarak öğrenmeyi tercih eden öğrenciler bu gruba girer. Bu öğrenciler;

• Görsel ve işitsel mesajları algılamakta oldukça zorlanırlar. 
• Akıllarında hareket enerjisi daha iyi kaldığı için, öğrenecekleri şeylerle kurdukları temas oranında öğrenirler. 
• Deney yolu ile öğrenme, bu öğrenciler için idealdir. 
• Bu öğrenciler başta tiyatro olmak üzere sanatın tüm branşlarında başarılı olabilirler. 
• Okul hayatında zorlanan bu öğrenciler, oldukça aktif oldukları için uzun süre oturamazlar. Bu nedenle de çoğu zaman yaramazlıkla suçlanırlar. 
• Derslerde parmak kaldırmak yerine, direkt konuya girerler. Hareket onların vazgeçilmez parçasıdır. 
• Omuzlarına dokunularak verilen mesajları daha çok severler. Nitekim onlarda konuşurlarken el ve kol hareketleri yaparlar. 
• Koridorlarda şakalaşan ve tepişenler kinestetik öğrencilerimizdir. 





Kaynak :

 http://www.turkhackteam.org/ogretmenler-ve-adaylar/1000176-ogrenme-stilleri-ogrenme-stilleri-nelerdir.html#
http://www.anadoludershaneleri.com/rehberlik/ogrenme-stilleri
https://www.msxlabs.org/forum/egitim-bilimleri/206502-ogrenme-stilleri.html
http://nlpgrup.com/hipnoz-yontemiyle-ingilizce-ogrenme/
http://www.ingilizcedilbilgisi.net/konular/ingilizce-ogrenme-bicimleri-learning-styles/
http://www.megahafiza.com/setler-accelerated-word-memory-power-seti.asp

19 Mart 2016 Cumartesi

İhtiyaç Türleri

Normatif İhtiyaçlar: 

   Normatif demek kelime anlamı olarak; bir şeyin o anda yani gerçekte nasıl olduğu ile değil  nasıl olması gerektiği ile ilgilenir. Normatif ihtiyaçlar da bu gerçekte olan durum ile aslında nasıl olması gerektiği arasındaki farktır ve ulusal standartlar ile karşılaştırılır. Çoğunlukla eğitim alanlarında , seviye tespitleri veya testler ile ölçülür. Böylece başarı ve performans gözlemlenir. Örneğin, üniversiteye giriş sınavlarıyla öğrencinin nasıl olduğu fakat beklentiler ile nasıl olması gerektiği düşünülür ve eğer hedef kitlenin (öğrencilerin) başarı veya performansı beklenildiği kadar iyi değilse o zaman normatif ihtiyaç durumu söz konusudur veya bulunmaktadır diyebiliriz. 




Karşılaştırmalı İhtiyaçlar:

    Normatif ihtiyaçlara benzerler fakat normatif ihtiyaçtan farklı olarak bu sefer hedef kitle ulusal standartlarla değil , kendileri gibi diğer grup ya da kitleler ile karşılaştırılır. Örneğin , iki grubun kozmoloji (evren bilimi) konusunda bilgi hakimiyeti üzerine kıyaslama yapılması. 




Hissedilen İhtiyaçlar:

    Kişisel veya bireysel ihtiyaç diyebiliriz. Yani kişinin sahip olduğu yetenek, başarı ve performans ile kendisinden beklenen arasındaki farktır. Basit bir örnek ile anlatacak olursak ; bir kişinin kendi dış görünüşü hakkında kuşkuya düşmesi ve başkalarına bu konu hakkında sorular sorup objektif yanıtlar almak istemesi gibidir hissedilen ihtiyaçlar. Fakat farklı olarak bunu kişi eğitim alanında , başarısını arttırmak için uygulamaya çalışıp eksiklerini gidermek ister.



İfade Edilen İhtiyaçlar:

    Öğrenci alanını tespit ettikten sonra bunları uygular , eyleme dönüştürür böylece ifade edilen ihtiyaç gerçekleşmiş olur. Yani burada asıl ihtiyaç eyleme dönüştürmek istediği alanın sağlanmasıdır. Örneğin kendi performansını sınav sonuçlarında iyi görmeyen bir öğrencinin özel hoca tutmak istemesi ve sonucunda tutmasıdır. 







Önceden Tahmin Edilen veya Geleceğe İlişkin İhtiyaçlar:

    Önceden düşünerek gelecekte oluşabilecek değişikliklerin belirlenmesi ile ilgilidir. Örneğin , öğretim eskiden tahtalarda tebeşirler ile yazılarak yapılırdı sonra projeksiyon ve akıllı tahtalara geçildi ve bundan sonra 3 boyutlu bir anlatım söz konusu olabilir diye yüksek konumdaki yetkili kişilerin önceden bunu düşünüp uygun ortamın hazırlanmasını sağlamasıdır.



Acil İhtiyaçlar:

    Birden ortaya çıkıp ciddi sonuçlara sebep olan başarısızlıklarımızdır. Örnek olarak, bir bombanın patlaması diyebiliriz. Sonucu bizim başarısızlığımızı ve ihtiyaçlarımızı gösterir. Ölen insanlar , yanan araçlar , yıkılan binalar ve etkili bir güvenliğin olmamasının hepsi bizim başarısızlıklarımızdır. Acil ihtiyaçlar da bu tür durumlarda ve bu tür durumlardan önce ne yapmamız veya nasıl davranmamız gerektiğidir.



Kaynak : 

http://ihtiyacanalizi.blogspot.com.tr/
http://ogta.net/lesson/ihtiyac-analizi-sunum

11 Mart 2016 Cuma

Tanımlamalarının yansıttığı biçimiyle eğitim teknolojisi

GÜNCEL TANIM

Yeni Gelişmeler Yeni Tanıma Yön Veriyor

     Eğitim teknolojisi eğitim bilimlerinin içinde olmasıyla birlikte buna ek olarak ; bilgisayar bilimleri , bilişsel bilimler ve hatta psikoloji ile bile bağlantılıdır.Daha çok bir toplum bilim paradigması içerisinde yer bulsa da doğa bilimleri ile de ilişki içerisindedir. Hem araştırma yöntemleri hem de oluşturulan bilginin uygulanması bağlamında doğa bilimleri ile kesişir.

   Eğitim teknolojisi bilim dalını tanımlamak için birçok kurum ve örgüt tarafından birçok ifade ortaya atılmış ve/veya ilgili kurullarda ve toplantılarda kabul edilmiştir. Yukarıdaki ifade, eğitim teknolojisi bilim dalının uluslararası örgütü olan Association for Educational Communications and Technology'nin (AECT) son eğitim teknolojisi tanımıdır , bakalım Seels ve Richey bu durumu güncel olarak nasıl tanımlamış : 

    1977’den 1990’ların ortasına kadarki dönem boyunca, yasanan birçok gelisme alanı etkilemistir. Bilissel ve yapıcı (constructivist) ögrenme teorileri mesleki uygulamalar üzerinde çok büyük bir etkiye sahip olmaya baslamıstır. Uygulamalar internet, CD-ROM, etkilesimli video ve mikrobilgisayarlar gibi teknolojik ilerlemelerden de önemli ölçüde
etkilenmistir. letisim teknolojilerindeki asırı yaygınlasma, popülerlik kazanan isbirlikli ögrenme gibi ‘yeni’ ögretim stratejileri ve uzaktan ögretime karsı ilgiyi artırmıstır. Sözü edilen gelismelerin etkisi sonucunda, 1990’ların ortasına gelindiginde ögretim teknolojisi alanı 1977’de oldugundan çok farklı bir boyuta gelmistir. Böylece alanın yeniden
tanımlanma zamanı gelmistir. Alanın yapılacak yeni resmi tanımına iliskin çalısmalar 1990’da baslamıs ve 1994’e kadar sürmüstür. Alanın en son güncel tanımı ise,
“Ögretim Teknolojisi: Tanımlar ve Alanın Kapsamı” (Instructional Technology: The Definitions and Domains of the Field) olarak AECT tarafından yayınlanmıstır.25 Yeni tanım kısadır: Ögretim teknolojisi; ögrenme kaynak ve süreçlerinin tasarımı, gelistirilmesi, uygulanması, yönetimi ve degerlendirilmesi teori ve uygulamasıdır (s.1). Tanımlamada net olan, ögretim teknolojisinin bes etkinlik alanını (tasarım, gelistirme, uygulama, yönetim ve degerlendirme) içerdigidir. Bunlar ögretim teknolojisinin bes uygulama ve arastırma alanıdır. Bu etkinlik alanları arasındaki karsılıklı iliski daire seklinde gösterilebilir.
Herbir etkinlik alanı merkezdeki ‘kuram ve uygulama’ noktası ile karsılıklı baglıdır (Sekil 1). Bu sekil okuyucunun etkinlik alanlarının dogrusal bir iliski içinde görülmesi gibi hatalı bir sonuca varmasını belirli ölçüde önlemek için tasarlanmıstır.26


   Son olarak da , Türkiye'de Eğitim Fakülteleri'nin, Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümü'nü (Computer Education and Instructional Technology) tamamlamış ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından Bilişim Teknolojileri Öğretmeni olarak adlandırılmış kişilerdir.

Kaynakça :
25 Seels & Richey, a.g.e.
26 Richey, R.C., &Seels, B. Defining a field: A case study of the development of the 1994
definition of instructional technology. In D.P. Ely (Ed.), Educational media and
technology yearbook: 1994. Englewood, CO: Libraries Unlimited. 1994

2 Mart 2016 Çarşamba

Fonolojik Döngü

 Baddeley'in çalışan hafıza (Working memory) teorisinin bir parçasıdır. Baddeley, çalışan hafızayı üçe ayırmıştır ve bunlardan biri de fonolojik döngüdür.  
 Baddeley bu teoriyi ortaya atarken fonolojik döngüyü , fonolojik bilgiye uğrayan kısım diye tanımlar. Bu teoriyi desteklemek için de birbirinden çeşitli ve aynı zamanda mantıklı deneyler yapmıştır. Genel olarak fonolojik döngü subvocalization yani iç seslendirme olayını vurgulayan deneylerden esinlenmiştir. Harfleri görünüşe göre değil seslere göre kodladığımızı ortaya çıkarmış , böylece aynı şey kelimeler için de geçerli olmuştur çünkü bunu da gösterebilmiştir. Bu yüzden de anlamlandırmak için görsel olarak değil de ses üzerine odaklanıldığı belirtilmiştir bu döngüde.




  Konuyu biraz daha açmak gerekirse , konuşma temelli bilginin hatta sadece kodlanan akustik bilginin geçici
olarak depolandığı ve değişimlendiği çalışan bellek bileşenidir. Başka bir deyişle sözcük, cümle gibi fonolojik öğelerin kısa süreli olarak depolandığı ve sözel işlemlemelerin gerçekleştiği Ç.B. bileşenidir. Bu sebeple fonolojik döngü, sözel çalışan bellek olarak da adlandırılır. Karar verme veya dikkat kontrolü ile ilgili herhangi bir işleve sahip olmadığı, tek başına yetenekli olmadığı gerekçesiyle köle alt sistem olarak tanımlanır. Kısa bir süre önce işitilen küçük miktardaki bilginin hatırlanmasını sağlayan fonolojik KSB’yi temsil eder. Fonolojik döngünün iki alt bileşeni vardır:
1. Fonolojik depo: Konuşma içeriğinin kısa bir süre (2sn) tutulmasını
sağlar. Sınırlı bir süre depolama sağladığından pasif bir depolama sistemidir.
Çünkü bilgi sözel tekrarlama gerçekleşmediğinde 2 sn içinde hızlıca silinir.
Fonolojik depodaki bilgi bellek izi (memory trace) olarak tanımlanır. Bu iz hızlı
bir şekilde yok olur (trace decay). Bir telefon numarasının kaydedilmesinden
sonra telefon numarası bilgisinin silinmesi buna örnektir.
2. Sesletimsel tekrarlama mekanizması: Bu bileşen bilginin
sürdürülmesini sağlamaktadır. Bilginin hızlı bir şekilde silinmesini önlemek
için fonolojik depodan bilginin işitilmesinden hemen sonra sessiz bir biçimde
tekrar edilmesini sağlayan mekanizmadır. Tekrar etme, bilginin silinmesini
engelleyebilir. Böylelikle bilgi canlılığını koruyabilir. Bu mekanizma
sesletimsel tekrarlama (articulatory rehearsal) veya sözel tekrarlama (verbal
rehearsal) veya iç tekrarlama (subvocalrehearsal) olarak adlandırılır. Sözel
tekrarlama yetişkinlerde içsel olarak, içsel konuşma şeklinde gerçekleşir.
Gerçek bir sesletimin gerçekleşip gerçekleşmediği ile ilgili tartışmalar
sürmektedir. Ancak birçok araştırmacı örtük bir eylemle iç konuşmanın
(internal speech) konuşma planlama mekanizmasıyla gerçek konuşma gibi
kullanıldığı konusunda anlaşmaya varmıştır.






Fonolojik döngünün Varlığını Destekleyen Bulgular
1. Fonolojik Benzerlik Etkisi: Baddeley 1966’de yetişkinlere man,
cad, cap, mat, can gibi söylenişi benzer sözcükleri sırasıyla söyleme görevi
vermişlerdir. Bu sözcüklerin %20’si tekrar edilebilmişken, pit, day, cow, pen,
sup gibi söylenişi benzer olmayan sözcükler ise %80 oranında tekrar
edilebilmiştir. Anlamsal olarak birbirine yakın olmayan old, wet, strong,
smooth, thin (eski, ıslak, güçlü, pürüzsüz, ince) gibi sözcüklerin hatırlanması
big, huge, large, wide, tall (büyük, kocaman, geniş, bol, uzun)gibi
sözcüklerden biraz daha iyi bulunmuştur.
Bu çalışmadan fonolojik KSB’nin ses benzerliğinden etkilendiği,
konuşma malzemesi için gerekli olan bir tür ses temelli depolama sistemi
kullandığı sonucuna varabiliriz. Fonolojik KSB tarafından desteklenen
depolama sisteminde oluşan bellek izleri benzer seslerden oluştuğunda
karıştırılabilir. Böyle bir durum konuşma temelli materyalin bellekte
tutulurken, materyalin miktarının azalmasına neden olur. Bilgileri ayırt 
20
etmenin güçleşmesi ile hatırlama da güçleşir. Buna fonolojik benzerlik etkisi
bazen de işitsel benzerlik etkisi denilmiştir.
2. Sözcük Uzunluğu Etkisi: Sözcük uzunluğu etkisi Baddeley ve
arkadaşlarının 1975’ de yaptıkları araştırmanın sonucu olarak ortaya
çıkmıştır. Fonolojik KSB görevi verilen yetişkinlerde 5 sözcüğü sırasıyla
tekrar etmeleri istenmiştir. Wit, sum, pad, beg, top gibi tek heceli sözcükler
%90 oranında hatırlanabiliyorken university, refrigerator, hippopotamus,
tuberculosis, auditorium gibi daha uzun heceli sözcükler %50 oranında
hatırlanabilmiştir. Listeler 1-5 heceli sözcüklerden oluşturulmuş ve hatırlama
görevinde hece sayısı artıkça doğru tekrar edilen sözcük sayısı azalmıştır.
Bu durum iç tekrar süreci sırasında bellek izlerinin daha kolay silinmesiyle
ilişkilidir. Daha uzun sözcükler fonolojik depo içindeki bellek izlerinin
oluşmasında daha fazla zamana ihtiyaç duymaktadır. Kısa sözcükler
fonolojik deponun sınırlı kapasitesinde (2 sn. içinde) canlılığını
sürdürmektedir.
3. İlişkisiz Ses Etkisi: Baddeley’in (2007) aktardığına göre David
Murray 1968’de ortamda ilişkisiz sözcük olarak “the” tekrar ederken
çocuklara söylenişi benzer ve benzer olmayan ünsüzleri tekrar etme görevi
vermiştir. İç tekrar sürecinin oluşumunu engellenmiş, fonolojik benzerlik etkisi
de görülmemiştir. Böylece iç tekrarlama sürecine olan dikkat süresi kısalır
ve kaynak kullanılamaz, boşluklar doldurulamaz hale gelir. Bu durumda
fonolojik kodlama ve sözel tekrarlama süreci gerçekleşemez. Fonolojik
kodlama yapılamazken görsel girdi de fonolojik depoya giremez. Ancak işitsel
girdi işitsel depoda kayıtlı olduğu için direk erişim gerçekleşse bile tekrarlama
yapılamaz. İlişkisiz seslerin Murray’ın çalışmasında olduğu gibi dışarıdan
verildiği durumlarda ilişkisiz ses etkisinden, sesler katılımcının kendisi
tarafından çıkarıldığında ise sesletimsel baskılama etkisinden söz etmek
mümkündür.
Konuşma Hızı Ve Bellek Uzamı Arasındaki İlişki
Sözel tekrarlama süreci çok hızlı olan insanlar fonolojik depoda daha
fazla maddeyi tekrar edebilmektedir. Konuşma hızı ölçüldüğünde iç
tekrarlama sürecinin yaklaşık olarak aynı olabileceği fonolojik KSB kapasitesi 
21 hakkında bilgi verebileceği düşünülmüştür. Baddeley 1975’te 14 yetişkinden 2-5 heceli sözcük listeleri okunduktan sonra yüksek seste ve mümkün olduğu kadar hızlı bir şekilde tekrar etmelerini istemiştir. Daha kısa olan sözcüklerin tekrarlanma hızının yüksek olduğunu bildirmiştir. Fonolojik döngüdeki silinme teorisine (tracedecay) göre kısa sözcüklerin okuma hızı ve bellek uzamı
(memory span) fonolojik depo içinde sözel iç tekrarlama süresi 2 sn. içinde
olduğu için daha yüksek bulunmuştur. 1-5 heceli sözcüklerin okuma hızı
azaldıkça doğru hatırlama yüzdesi de azalmıştır. Yani okuma hızı ve doğru
hatırlama yüzdesi arasında doğrusal bir ilişki vardır.

Kaynak :

http://www.openaccess.hacettepe.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/11655/735/da98e559-db01-41a2-bc7d-cb159eb9ae38.pdf?sequence=1&isAllowed=y

https://eksisozluk.com/phonological-loop--4502612